CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

Cumartesi, Şubat 14

bitsin.

hayatta en büyük huzursuzluğum okul sanırım. sadece şu an için değil, anaokulundan beri. o zaman annem sabahları beni mutfak tezgahına oturturdu bi şeyler yedirmek için. zırıl zırıl ağlardım okula değil de anneanneme gitmek için. ki anneannemi anlattığım insanlar durumun vahametini gereğince anlayacaklardır.

ilkokulda da durum değişmedi. ortaokulda da aynen devam etti. gerçi nefret ettiğim bi yere zorla gitmenin acısını özellikle ortaokulda okul yönetiminden yeterince çıkardığımı düşünerek içimi az da olsa rahatlatıyorum.

lise zaten iğrenç. insanlar başta olmak üzere ders, not, öss muhabbetleri. ha daha önceden ders ve not problemi yok muydu derseniz yoktu evet. lise 2de beynim ölmeye başladı benim. ondan önce okul derece belirleme sınavlarında, dershane seviye tespit sınavlarında felön dereceye giren bi insandım. lise 2'de ergen aşk sancılarıyla birlikte her şeyin içine sıçıldı galiba, başta beynim olmak üzere.

neyse, neticede üniversite. bi dönem sadece 2 ders ile boş boş gezmiş olmam hayatımdaki tek "keşke"m olabilir herhalde. hoş o zaman gayet eğlenmiştik ama okulu yarım dönem uzatması benim için evet, allah sopası oldu.

resmen uyuyamıyorum lan. içinde kocaman bi sıkıntı böyle. kimbilir ne boklar yaptıracaklar gereksiz gereksiz. sırf zorluk olsun diye neler çıkaracaklar başımıza filan. misal en pi di* yi eklemediğim için gitmemiştim ilk derse, silibısını okudum da böyle okulun içine sıçayım dedim bi kere daha. amacın ne arkadaşım ya?

sevmiyorum projeli, sunumlu,bir sürü vırvır cırcırlı dersleri. sayısal olsun mis gibi, 3tane de sınavımıza girelim paşalar gibi, çözelim ve geçelim. tabi haklı olarak o zaman neden işletme okuyorsun diyenler olacaktır, ben onlara buradan el filan sallıyorum.

* adını, verdiği dersin adını filan gugıllatan hocalar oluyor, patlamasın.

0 nihat doğan: