CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

Pazar, Mayıs 10

ama arkadaşlar iyidir.

aman hep yine aynı şeyler.
seversin, sever, gitmem der gider.

ama abi yani anlayamadığım bu insanların nasıl insanlar olduğu.
biz erdemle ayrıldığımızda misal, ışılla yakın değildik. beni ışıl, tuğçe, onur, yankı hepsi aramıştı, iyi misin diye.

şimdi böle bişey yaşıyorum, ne kadar üzgün olduğumu tahmin edebiliyorlardır herhalde. biz bu adamlarla sürekli birlikteydik, her zaman siz zeki'nin arkadaşlarısınız, biz ayrılınca benle konuşmazsınız bile derdim, kızarlardı.

ha şimdi ne oldu? ayrıldık. dün herkes geldi "abi zekiyle konuştum yea" falan dedi. yok öle barışın edin diye değil. öyle anlamıştır diye de korktum. neyse, hepsi merak edip aramış onu. ama onun tek bi arkadaşı beni aramadı.

ha esas güzel kısmı, mayfestte pelinle karşılaştık. naber filan. kafam iyiydi, içimde kalmasını da istemediğimden dedim peline "herkes zekiyi arayıp sormuş abi, sizin de beni aramanızı beklerdim yani. üzüldüm çok, söylemek istedim".

"ben kimseyi aramam ki yeaa. koooontürüm yoktu zaten hi hi hi" cevabı bu oldu. ve bana senin yaptığın hayvanlık ama dedi. senin yaptığın hayvanlık. köpek yavrusu gibi baktım yüzüne, biliyor musun olayın tamamını diye. bilmiyor tabi ki. tabi ki..

benim yaptığım hayvanlık. psikolojik tedaviye ihtiyacım var. ibit.

bi taraftan da beni tek bi an yalnız bırakmayan kral arkadaşlarım var. bir sürü işi gücü arasında benimle ilgilenen zaten çok sevdiğim arkadaşlarımın yanı sıra çok da yakın olmadığım ama inanılmaz iyi davranan, ilgilenen insanlar da var. çok kral anneleri de var.

ah, bi de dün saçmaladığım mesajlar var. yok, zekiye atmadım. çok daha farklı, komik durumlar. neyse ki herkesin kafası iyiydi, herkes güldü eğlendi felon.

a, sonra şey var. bi zamanlar en yakın arkadaşlarımdan biri olan dilanın, eski sevgilim erdemin kucağında dolaşması. yankıyla ümite, ışıla, rengine filan haber vermemiz. shame on you planlarımız ama sonra onları bulamamamız.

insanlar ne garip lan ahahah.

şu okul dönemini atlatabilsem çok kral olacak. direk renginin yanına gidicem. ama sınavlar patlamasın. okulu çekemem hakikaten bırakırım heralde.

memem söz vermişti, ayrılsak bile gelcekti benimle derslere seneye. ama bu ayrılmadan verilmiş bi söz olduğu için artık sayılmaz di mi? ışılla sözlerin ayrılınca geçerliliğini yitirmesi konusuna değildik. önemli bi yara sonuçta.

şu durumda bile böle keşke cekime sarılıp ağlayabilsem diyorum. benle ol demem ki. sadece sarılıp ağlarım. biraz iyi olana kadar. keşke öyle olsa.

bi anneme, bi de zekiye sarılıp ağlamak istiyorum. onlar teselli ederdi beni ne güzel. ama biriyle konuşamıyorum, üzülmesin diye mesaj dahi atmıyorum, diğerine de ayrıldığımızı söyleyemiyorum, benim için çok korkacak diye. yaparım salak işler çünkü. malım biraz. gözüm dönüyor ve ben bi hayvanım çünkü.

annem okula götürse keşke beni. gidemem kendim çünkü.

hm sonra, dün. görmek istedim zekiyi. arkadaşlarım yanımdayken yaşayayım istedim bunu, tek başıma değil. sadece uzaktan izledim. sarılmak, kafamı boynuna sokmak istedim. taa lisede küstüğümüz onur geldi. konuştu benimle. kız arkadaşı ilgilendi sürekli.

yankı kıtıra götürdü beni. ilk defa patlayıp insan içinde ağladım herhalde. sonra güldük ama hep. orası kapanınca başka yere gittik oturduk. hep içtik. hep güldük. hep zekiyi andım. hep yanımda olmasını istedim. birlikte gülmek istedim.

şimdi teyzem alacak yankıdan beni. anneme çaktırma dedim. onunla konuşucam. artık biraz ağlayıp üzüntümü yaşayabilmek istiyorum. çünkü öbür türlü çok kötü patlayacak diye korkuyorum. kendime şaşırıyorum. ben, eski ben, arardım zekiyi. mesaj atardım. ama o kadar fazla seviyorum ki o üzülmesin görüp mesajı falan diye atmıyorum. sadece memem yaa yazmak istiyorum. çüş amınakoyim ya. şu halimde onu düşünüyorum. evet, cidden çok seviyorum demek ki. evet evet.

severek ayrılmak olayı çok komik gelirdi. ama olabileceğini düşünmüştüm sonraları, zekiyle, damlayla konuşmuştuk hatta. oldu filan sonra işte. neyle taşak geçsem başıma geliyo lan.

keşke ölseydi. oralarda bi yerlerde, yakınımda olduğunu bilmek ama dokunamamak, konuşamamak çok kötü. ölse, ha tamam gitti ki derdim. ama yok, o orda. karşımda duruyodu dün. gülüyodu. ben de köpek yavrusu gibi onu izliyodum. gülümsüyodum bazen filan.

hatta şunu düşündüm, şu an bi sevgilisi olsa, ama biz hala arkadaş olsak. evet şu halimden çok daha iyi hissederdim. çünkü konuşabilirdim.

burayı da ergen bloğu ettik yea.

6 nihat doğan:

voodoo girl dedi ki...

"severek ayrılmak olayı çok komik gelirdi. ama olabileceğini düşünmüştüm sonraları, zekiyle, damlayla konuşmuştuk hatta. oldu filan sonra işte. neyle taşak geçsem başıma geliyo lan."

aynen böyle duygularla, aynen böyle bir yazı yazacak durumdayım ama cesaretim yok. kendimi okudum. sen okuldasın, ne güzel. ben iş yerindeyim, ağlayamıyorum.

margot and the wooden finger dedi ki...

of üzüldüm :/ sen de eve gidince ağla ağla aksın hepsi.

Travis dedi ki...

http://sigarayaniklari.blogspot.com/2009/05/ama-arkadaslar-iyidir_13.html

margot and the wooden finger dedi ki...

e evet.
oradan geliyor başlık zaten.

Adsız dedi ki...

Lefke, Nicosia arrived on "so she smokes"

ben aradım len, insan bi söyler.

margot and the wooden finger dedi ki...

eööö pardon lan.
senin için ayrıca pankart açacağım.
valla pardon. üzüldüm bi.