CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

Çarşamba, Mayıs 6

roads. 8 ekim 2007

sarhoştun.
hatırlamaman çok doğal bu yüzden, anlayabilirim çok mutluyum derken bile nemli olan gözlerini kocaman açıp bakarsan bana.
gözlerini kısarak gülersen, sanki anlattıklarım senin de izlemeni istediğim bir filmmiş gibi, anlarım inan.

seni bulduğumda balkonun bir köşesinde oturuyordun tek başına. sonradan anladım ki, o soğukta tişörtle oturmasan da dikkatimi çekerdin. kalabalıktı, çok fazla kalabalık. sağımda, solumda, karşımda, diğer masalarda ve ayakta onlarca insan vardı. o şarkı çalmaya başladığında bir süreliğine soyutlamak istemiştim kendimi kalabalıktan, şarkıyı duyabilmek bir süreliğine. etrafımı saran insanların gözlerinden çekmiştim gözlerimi bu yüzden. hafif buğulanmış camın arkasında farkettim seni o an.balkonun bir köşesinde oturuyordun tek başına. kar yağıyordu ve sen tişörtünle oturuyordun o soğukta. dudakların kıpırdıyordu. şarkı söylüyordun.

şarkıyı söylüyordun.

gülümseyerek kalktım masadan. ben balkona doğru yaklaştıkça daha da belirginleşiyordu dudaklarından çıkan melodi. kulaklarımdaki ses, o ses senden geliyordu. sıcacık pub'ı senin sesin kaplıyordu. kapıyı açtım, karşına oturdum. gözlerin kapalıydı. aralamadın bile. gülümsedin ama. o kadar güzel gülümsedin ki, sonradan anladım, o soğukta tişörtle oturmasan da dikkatimi çekerdin.

şarkı bitsin istedim, bana bir şeyler söyle diye. bitmesin istedim şarkı. bitsin istedim, bitmesin.

gözlerini açtığın anı yaşıyorum hala o günü başa sarıp sarıp. bana ilk bakışını, sidik gibi olmuş biranın durduğu bira bardağımı düşürecek kadar titrediğini elimin. seninse acıların en büyüğünü sindirmiş olmanın.. işte acıların en büyüğünü sindirmiş olmanın şeyiyle.. gülümsediğini, elinde tamamına yakını kül haline gelmiş sigaradan son bir nefes alıp gözlerini kısıp, sonra fırlattığını. sarıp sarıp baştan yaşıyorum.

bir kaç ipucu versem, hatırlamayı dener misin neler anlattığını? gerekli kelimeleri versem boşlukları doldurur musun?

ben o soğukta verdiğin nefesin içimdeki boşlukları nasıl doldurduğunu unutamıyorum. karşımda oturup sadece nefes almanı istediğimi. adını dahi bilmediğimi, ama o geceden sonra seni son nefesimi verene dek aklımdan çıkaramayacağımı söylediğimi, seninse gözlerini kısarak güldüğünü yine, bir sigara yakıp içini çektiğini. dudaklarına götürdüğün parmaklarını, sadece seni izleyerek yaşamaya devam edebileceğimi düşündüğümü ve sarhoş olmadığımı unutamıyorum.

düşünüyorum, saatlerdir düşünüyorum. bilemiyorum kaç saniye oturdum orada seninle, kaç dakika gülümsedin gözlerini saklayarak benden, kaç saat izledim seni, bulamıyorum. bir erkek yaklaşıyor yanımıza, beni tanıdığını düşündüğünden anlayışlı bakışları bana, sırtına hırkanı koyup öpüyor seni, götürmek üzere kaldırıyor oturduğun yerden, durduramıyorum.

öldüğümü zannederken o an, çabucak eğiliveriyorsun kulağıma, adını fısıldıyorsun. içime çekiyorum seni, ismini, nefesini. kendimi tamamen seninle dolduruyorum. oraya hapsedersem seni, yaşayabilirim belki diye.

bunlar geçiyor aklımdan -kaç bininci kez acaba- bugun seni gördüğümde işte. karşımda oturuyorsun. tanıştırılıyoruz birbirimize, içimden adını söylüyorum yüzlerce kere. arka arkaya arka arkaya. anlıyorum ki o soğukta tişörtle oturmasan da dikkatimi çekerdin. yine seni içime çekerdim.

0 nihat doğan: