CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

Cuma, Haziran 4

şu hayatta en büyük zevklerimden biri, yaz gelince evde pazar şortu ve beyaz baba atletiyle dolaşmak. nasıl bi mutluluk veriyor, anlatamam. eminim karşı balkonlarda oturanlar da benimle aynı görüştedirler. gerçi aralarında kendilerini dürbünle dikizlediğimi farketmiş olan varsa sıçışlarda da olabilirim ama neys. mevzu bahis dikizse gerisi teferruattır demiş tom amca neticede.

yahu dün eymir'e gidelim dedik genşlerle. gittik gitmesine ama dönüş çok sancılı oldu ya. eymir iyiydi ama. ortaokul zamanlarımda her pazar giderdik, paten kayardım filan. çok severdim. o zamanlar çim, minder filan yoktu. şimdi koymuşlar, kişi başı 3 minderi de çakıyorlar, ooh yatışlar sonra. evde giydiğim pazar şortumla gitmeyeyim diye ona benzer bi etek giymiştim yalnız, biraz zorlu oldu o yüzden yatmak. güneş gözlüklü ağaçi abilere kezban tribi atarak eteğimi kapatıp durdum. ama buna karşılık biz ne yaptık, eğilen kızların memelerini kestik. ya evet, insan kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmamalı. benim memem olmadığı için kimse bana bunu yapamaz zaten. oley.

akabinde bindik arabaya, az ilerledik. her zamanki gibi ilk gördüğüm yere park ettiğimden, biraz da insanlardan kaçma arzumuzdan dolayı yürüdük yürüdük, göl kenarına açıp sandalyelerimizi, oturduk. önce dürbünle etrafı dikizledik. elleşen çift, kürek takımı filon. sonra bi taksi gördük, kenara geçmiş muhtemelen takılıyordu. sıkılınca taş sektirmeye geçtik. 34987 resimli anlatımdan sonra bile sektiremeyince göbekadım gerizkalı oldu. iyikalpli ve düşünceli manitam bunu dışından söylemezken angut ve ayı yankı tabi ki bu durumu yüzüme vurdu. lakin üzülmedim. niye üzüleyimdi ki?

akabinde, bulduğumuz dede yumurtasıyla vedalaştık (açmayın dedeler). birlikte gezdiğim dede sopamı da yumurtanın yanına bıraktım ve arabaya bindik. dedeler her yere kocaman çukurlar açmışlardı. birinden kaçmaya çalışırken diğerine kesin giriyordum. vites değiştirmekten nefret ettiğimden hızımız da azalamıyordu tebi. bi süre dedelere küfrederek gittikten sonra vitesi düşürdüm, sakinledik. ve fekat tam da aynı zamanlara denk gelecek şekilde yanlış yola girdik. "çıkarız nassa yea" düşüncemiz pek yanlış değildi esasen ama boşluklar vardı. evet, bayağı bi gittikten sonra bi yere çıktık hakikaten ama burası bi neresiydi? allahtan dededeler bulduk ve sorduk. uğur mumcu caddesinin en altına çıkmıştık. ama saat 9'a geliyordu ve yankı'nın evi ümitköyde idi. yankı'ya defolup evine gitmesini söyledim, evim uzak ne yapayım yeae dedi. şaka yabmıştım zaten, tabii ki bırakacaktım. bıraktık, akabinde geri döndük ayrancı'ya. aşk-ı memnu'ya koştum sonra. yarısını kaçırmıştım. yankı'nın amınakoyayımdı.

güzeldi lan neticede. akşam olduğunda kuşadası'nda hissettim kendimi. kumlar soğuduğu için artık eve gidelim muhabbeti olacaktı. bisikletle eve gidip yemek yiyecektim. sonra çağıracaklardı balkona bağırıp. bugün değişik bi şeyler yapalım diyecektik, her zaman olduğu gibi. sonra yine her zaman olduğu gibi sahilde oturup içecektik. fakir liseliler gibi. itiraf edeyim ki özlüyorum bazen. hatta bu gece rüyamda gördüm TAMAM MI MUTLU MUSUNUZ İBNELER?!?!?! NİYE KÜSTÜNÜZ BENLE? BEN KÜSÜLECEK ADAM MIYIM sşlkdşfl :(

2 nihat doğan:

graSS dedi ki...

oturdum okudum,metnin önermesi: fakir liseliler gibi sahilde oturup içmece.

margot and the wooden finger dedi ki...

öyleydi abi ya. cCc akdeniz akşamları cCc