CLICK HERE FOR BLOGGER TEMPLATES AND MYSPACE LAYOUTS »

Pazartesi, Mayıs 10

pazar günü ales'e girdim. ben annemle gideriz sanıyordum, "öss mi bu" diyerek kalbimi kırdı kendisi. akabinde sabah bi hamlede daha bulundum. sınavdan sonra çekime gideceğim için yanımda iki fotoğraf makinası götürecektim sınava, aklıma telefon bile almadıkları geldi içeri. annem ise bunun üzerine taksi kartını kullandı ve kazandı.

her zaman bindiğim durağın taksisi "kısa mesafe atarı" yaptı yanlış anlamadıysam, amuğa koduğum. 5 tl verdik işte lan? okula gidince boş bulunup sıraya girdim, sonra da utanıp çıkamadım sıradan sigara içmek için. çünkü çıksam herkes bana "salaa bah la" diyecekti sanki. evet aynen böyle, çünkü burası ankara. burası dikmen dostum yov.

çıktım yukarı, sınıfımı bulamadım. neyse bi şekil buldurdum oturdum sıraya. sevdiğimiz bi ösym geleneği olarak midget sırasıydı tabii ki. sıraya "amına koyayım" yazısı kazımak istedim ve fekat çok önde öturuyordum, pradasever erkek gözetmen görebilirdi. erkek gözetmen pradayı o kadar çok seviyordu ki belinde, kafam büyüklüğünde prada yazılı kemerle dolaşıyordu. akabinde kadın gözetmen de geldi, elindeki gazeteden ayıkladığı magazin ekini alıp kalanını fırlattı bi kenara.

3 saatlik uykuyla sınav hiç güzel olmuyor, onu söyleyeyim bi kere kenks. bana sözel puan gerektiğinden sözelden başladım ama paragrafların yarısında gözüm sıraya kayıyor, sıradaki yazıları okuyordum filan. sevdiğimiz bir ben klasiği olarak bi şey düşünürken boş boş etrafı izlediğim için çoğu sınavda olduğu gibi bunda da gözetmeni cezbettim. kadın olanıydı. kalktı, sevmediğimiz bi gözetmen klasiği olarak volta atmaya başladı. aldırma gönül aldırma dedim içimden.

sonra lost'lu soruyu gördüm. aklıma geçen haftaki bölümü izlemediğim, 2 gün daha sabredersem elimde tam 2 bölüm izlenmemiş lost olacağı geldi ve sevinçlere gark oldum. kalp içine aldım lost kelimesini. kadın gözetmenden utanmasam okşayabilirdim, kendimi tuttum. insan nefsine hakim olmayı bilmeli, hep söylerim.

yine sevmediğim bi ösym muhabbeti klasiği olarak sınavın yarısına doğru çişim geldi. öyle böyle gelmedi hem de. çıkmadan 2 kere çiş yapmış olmasam kendime kızardım ama yapmıştım ve hepsi "uykun açılır yea" diye limon-portakal sıkıp içiren annemin suçuydu. anneme küfrettim içimden, sonra anneler günü olduğunu düşünüp geri aldım. aklımın bi köşesine yazdım pazartesi geri etmek üzere.

sınav bitiminde yine sevmediğim bi ösym muhabbeti klasiği olarak okulda tuvalet ararken kayboldum. (bi kere erkekler tuvaletine atmıştım kendimi, çişimi yaptığım için mutluluktan istemsizce gülerek tuvaletten çıkarken gözgöze geldiğim pisuvarlardan anlamıştım durumu) yürüdüğüm yöne doğru insanlar azaldı, azaldı. azimle devam ettim ben ama. önümdeki kadının tuvalete gittiğine dair sarsılmaz bi inancım oluştu sonunda. ben inandım, siz de inanın, tuvalete girdik. ve fekat kadın ışığı yanan tek kabini kapınca bana esmer günler düştü ve karanlıkta çişimi yaptım. hiç problem değildi ama, mutluydum.

okulun kapısından çıktım (evet bulmam biraz zaman aldı) ve umutla baktım gökyüzüne.
hayat ne kadan da güzeldi.

2 nihat doğan:

Adsız dedi ki...

e guzel olmus bu?

margot and the wooden finger dedi ki...

eoo teşekkür ederim?